Balistik füzelere karşı etkin bir hava savunma sistemimiz yok – İpek Özbey
Ukrayna’nın, ABD üretimi ATACMS ve İngiliz üretimi uzun menzilli Storm Shadow füzelerini Rusya’nın karşı kullanmaya başlamasına Rusya nükleer saldırıları ile değiştirip, kıtalar arası balistik füzeler fırlatarak cevap verdi. Füzenin adı ‘Oreşnik’… Nasıl çalışıyor, nasıl riskler barındırıyor. Güvenlik analisti Burak Yıldırım’a sordum.
*Rusya’nın yeni balistik füzesi ‘Oreşnik’, Avrupa kıtasındaki genişliği artırıldı. Orişnik’in özellikleri neler?
Oreşnik orta menzilli bir balistik füzedir. Ancak bu füze yine Ruslara ait RS-26 isimli başka bir balistik füzenin türevi, burada tamamen yeni bir füzeden bahsetmiyoruz, ancak bu füzeyi Sovyet dönemi füzelerinden ayıran çeşitli kabiliyetleri var.
– Nedir o kabiliyetler?
Bu balistik füzenin terminal aşamasında, yani hedefe yaklaşan esnada hava savunma sistemlerinin uzun mesafe için manevra yapabilme ve anında fazla hedefe yönelik görev icra etmek için farklı sayıda savaş başlığı taşıma gibi yeteneklere sahip olduğu varsayılıyor. Video görüntülerinden anlaşılabileceği gibi birden fazla savaş başlığının birden fazla hedef hedefine ulaştığı ve hedef serilerini başarıyla imha ettiği belirtildi. Bu füze ile termonükleer savaş başlıkları da taşınabiliyor. Yine de bu füzenin katı yakıtlı olduğunu belirtmek gerekiyor. Bu sayede çok hızlı bir şekilde planlanmış hedeflere ulaşmayı başarabilme yeteneğine sahiptir. Öte yandan Oreşnik bu tür operasyonlarda kıtalararası füzelerden daha az maliyet yaratıyor. Tüm Avrupa kıtası bu füzenin menzili içinde kalıyor ve Avrupa ülkelerinin kolektif ya da bağımsız hava savunma deneyleri bu tür tehditleri engelleme kapasitesi oldukça sınırlı.
*Rusya Stratejik Füze Kuvvetleri Başkomutanı Sergey Karakayev, dünyada ‘Oreşnik’ füzelerine benzer sistemlerin bulunduğunu belirtiyor, öyle mi?
Bu tür yeteneklere sahip füzelerin büyümesi ve üretken cadırcılığınızı tesis etmek için tercih ettiğiniz doktrinlerle ilgili bilgiler. Rusya balistik füzeleri savunma-taarruz doktrinlerinin ortaya koyuyor. Bu bağlamda bu tür iddialarda bulunmaları beklenen bir yaklaşımdır. Ancak ABD’nin, Çin’in, Birleşik Krallık’ın envanterinde muadil füzeler bulunuyor. Hindistan’ın test aşamasında olan çeşitli seçenekler var. İran, Kuzey Kore ve Pakistan da bu tür kabiliyetlere sahip olmak için yatırımlar yapıyor.
*Rusya Oreşnik’i kullanırsa ne olur, hangi ülkede nasıl vurulabilir?
ABD’nin bu füze menzili dışında kalacağını ancak tüm Avrupa’nın bu füze tarafından tehdit edilebileceğini varsayabiliriz. Kıtalararası füzelerden daha ucuza kazanç sağlamakla birlikte herhangi bir cephede doygunluk oluşturma maksatlı kullanım akılcı olmayacak. Bu füzeler bir silahtır ve toplanan sahip hedeflere yönelik olarak kullanılabilir. Elbette bu füzelerle birlikte hangi türde bir savaş başlığının devam edeceği hedefin doğrudan doğruya uzanımları. Ancak kullanılması muhtemel savaş hikayelerinin farklı siyasi sonuçları da olacaktır. Özetle Rusya bu füzeyle -teknik olarak- tüm Avrupa’ya termonükleer saldırı gerçekleştirebilir. Elindeki diğer füzelerle de bu tür taarruzları icra edebilir. Ancak onun etkisinin bir tepkisi olacağı da kesindir. Örneğin Almanya’daki Rammstein, Türkiye İncirlik ya da İtalya’daki Aviano gibi üsler bu füzelerin objektif hedefi arasında olacaktır. Yine de bu tür saldırıların anlık kararlarla icra edilmeleri mümkün değildir. Rusların da ülkelerindeki NATO ülkeleri gibi seferberlik protokolleri bulunmaktadır.
*NATO, Salı günü Brüksel’de toplanacak. Genel Sekreter Rutte ise bugün Ankara’ya ilk ziyaretini gerçekleştiriyor. NATO bize ne verecek, Genel Sekreter’in çantasında ne var?
Trump’ın başkanlık dönemiyle ilgili öngörülemeyen senaryolar için NATO’nun ortak güvenlik mimarisi hakkında Türkiye’nin sunacağı katkılar detaylı görüşme başlıklarından biri olacaktır. Rutte de Stoltenberg gibi NATO ülkeleri arasında silah satışlarıyla ilgili kısıtlamaların bulunmaması gerektiğini savunuyor. Bu bağlamda Almanya’nın Eurofighter satışına onay verilmesi için NATO genel sekreteri olarak katkı sunma teklifinde bulunulması mümkün. Ancak Şubat’ta Almanya’da erken seçim yapılacak ve yeni protokolün protokolünde bu sürenin nasıl bir anlaşmaya varılacağı belirsiz. Öte yandan Ukrayna’ya ilişkin yapılacak yardımlarla Türkiye’den özellikle mühimmat desteği istenebilir. Bu taleple ilgili finansmanın AB tarafından işletilmesi ise Fransa, Yunanistan ve Kıbrıs’taki sözde güney idaresi engelleniyor. Rutte’nin TUSAŞ’ı da ziyaret etmesi bekleniyor. Türkiye’nin teröristle mücadelesine sembolik-sözlü bir destek, ancak içerikle ilgili fikir ayrılıklarına değinilmeyeceğini de bekleyebiliriz.
*NATO birliklerinin Ukrayna’ya gönderilme ihtimalinin değerlendirilmesi Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, “NATO birliklerinin Ukrayna’ya girişleri durumunda bu, ittifakın evde karşı savaşa girilmesi anlamına gelecek. Bu sadece Avrupa için değil, tüm dünya için feci hayatını sürdürmeye devam ediyor” dedi. Böyle bir durum olası görünüyor mu?
Hali hazırda dünyanın bir çok kalmasının ve hemen hemen tüm NATO ülkelerinden paralı askerler Ukrayna saflarında Rusya’ya karşı savaşıyor. Bu paralı askerlerin önemli bir kısmının daha eski NATO ordularında muvazzaf görev yaptığı da biliniyor. Ancak herhangi bir NATO birliğinin Ukrayna’daki savaşın dahil olması teknik olarak zaten mümkün değildir. Tüm üye ülkelerin mutabakatını ve değişikliklerinin böyle bir adımın atılması gündemde bile değilken Rusya’nın bu istikamette bir açıklama yapılmasının nedeninin başkadır.
*Açar mısınız?
Rusya Trump döneminde Avrupa’nın Ukrayna’ya verdiği desteği azaltmak için zorbalık yapmaya çalışıyor ve bu savaşı kendi adına yapmayı bitirmeyi sürdürüyor. ABD’nin zaten kayıtlı önemli ölçüde azaltmasını uman Rusya bu vatandaşların başka bir güç tarafından doldurulmasını engellemeye çalışıyor. Ayrıca belirtmek gerekir ki tüm dünya için feci devam edecek bir senaryoda, Rusya diye bir ülkenin varlığının ortadan kalkacağı kesindir.
*Aslında satış Trump’ın ne yapacağına çevrilmişken ve savaşı bitireceğine dair umutluyken Biden’ın Ukrayna’ya füze kullanım izni nedenini aldığını biliyordu?
Trump’ın ilk dönemindeki deneyimler nedeniyle öngörülemezlik kaygısı tüm Batı ittifakını ele geçirmiş durumda. Trump anlaşmazlığını bitirmekten bahsediyor ancak ortaya koyduğu çözümü Ruslar da kabul etmiyor. Trump’ın Putin’den alacağı yanıtla ilgili ne yapacağıyla ilgili söz konusu. Bu aşamada Ukrayna’nın savaşa devam etmesi başkanlık devir teslim törenine kadar ve Rusya’nın devam etmesi mümkün olduğu kadar, olası bir müzakere amaçlı yöne yönelik bir hazırlık olarak görülebiliyor. Biden, eğer Ukraynalılar savaşma kapasitelerini diri tutabilirlerse Trump’ın barış planına razı olmayacaklarını da umuyor olabilirler. Esasında Trump’ın barış planı sorunun yerel bir çözümünü değil donmuş bir çatışmaya ülkeyi amaçlıyor ve Rusların bu çözüme itirazı daha temelden tezlere dayanabiliyor. Özetle; Biden’ın Ukrayna savaşının Trump’a rağmen Rusya’nın bitmesini engelleme talebi reddedildi.
*Tüm olup bitenden Türkiye nasıl süreleri?
“Türkiye’nin kırılganlıkları geçtiğimiz 22 yılda oldukça arttı. Toplumsal fay hatları belirginleşti. Artık toplumumuz ortak hedefler etrafında bir araya gelemiyor. Ekonomik kriz nedeniyle küresel krizlerden daha derin etkileniyoruz. Bu ekonomik kriz, gelir adaletsizliğini de her geçen gün artırıyor. Ekonomik ve sosyolojik açmazlarımız bizi dışsal tehditlere karşı daha savunmasız bırakıyor. Diğer yandan silahlı kuvvetlerimizin envanteri oldukça eski. Zırhlı birliklerimiz en genci 40 yaşındaki ana muharebe tanklarından teşkil. Donanmamız öncelikli ihtiyaçlara göre yenilenmediği için istenilen seviyede değil. Hava kuvvetlerimiz yeterli sayıda modern muharip jetlere sahip değil. Tüm bölge ülkelerinin sahip oldukları balistik füzelere karşı etkin bir hava savunma sistemimiz yok. Bunlar ikamelerinin olmadığı ana platformlar. Lojistik ve muharebe destek alanlarında da ihtiyaçlarımız birikti. İktidarın savunma sanayisi anlatısı bu gerçeklerin üstünü örtemiyor.
Yani bölgesel ya da küresel çatışmalara karşı hazır değil miyiz?
Ne yazık ki değiliz. Tüm bu gerçeklere baktığımızda enerjisini tüketmiş bir Türkiye’nin bu gelişmelerden olumsuz etkilenmemesi imkansız. Türkiye içinde bulunduğu durum ve koşullar nedeniyle hak ve menfaatlerini savunamamaktadır. Dahası Türkiye giderek edilgen bir pozisyona itilmektedir. Yani kendi bekasıyla ilgili kendi iradesinin etkisi giderek azalmaktadır. Suriye’de federal bir Kürt devleti ilan edilmek üzeredir. İran’ın yarattığı bölgesel tehditlere karşı Türkiye’yi cephenin önüne sürmek isteyenlerin sesleri Batı’dan ve Orta Doğu’dan yükselmektedir. Orta vadede Türkiye’nin İran’a karşı yapılacak harekâtın merkezinde olmasıyla ilgili fikirler açıkça konuşulmaya başlanmıştır. Tüm bu senaryoların Türkiye için felaketle sonuçlanacağı kesindir.
Oreşnik füzesi: Tüm Avrupa kıtası Oreşnik füzesinin menzili içinde kalıyor ve Avrupa ülkelerinin bu tür tehditleri bertaraf etme kapasitesi oldukça sınırlı.
Rusya, ABD’nin Polonya’daki üssünü hedef alır mı?
“Eğer Ukrayna’na gönderilen yardımları engellemek için Rusya’nın böyle bir saldırıyı göze alma ihtimalinden bahsediyorsak Ukrayna’nın uzun kara sınırları sayesinde sevkiyatların yapılabileceği farklı güzergâhlar oluşturmak mümkün. Bu nedenle Rusya adına bu tür bir saldırı icra etmenin üretebileceği herhangi bir sonuç olmaz. Üstelik Trump gibi Ukrayna’ya sırtını dönmeye meyilli bir ABD başkanı bile bu tür bir hadiseden sonra saldırıyı cevapsız bırakamaz. Diğer yandan Rusya’nın askeri kapasitesi Ukrayna, Kursk ve Suriye’de limitlerine ulaşmış durumda. Rusya’nın Afrika’daki varlığı da bu nedenlerle gerilemiştir. Rusya’nın bu tür bir cephe açmasının kendi adlarına üreteceği sonuçlar da yıkıcı olacaktır.^”
3. DÜNYA SAVAŞI ÇIKAR MI?
“Savaşlar tüm kişilerin kendileri için en makul ve en doğru seçeneğin savaşa girmediğini düşünmeleri nedeniyle çıkmaza giriyor. Rusya’nın Ukrayna’da bir işgal hareketinin başlatılması da akılcı değildi. Bu nedenle kuvvetlerin birlik ve yüzbinlerce askerini kaybettiler ve bunun karşılığında ayakta duramadılar. Üç gün içinde tamamlamayı planladıkları işgallerin nedeni olan yıkımı gerçekleştirmek için Trump’ın ‘eline bakmak’ zorunda kaldılar. Küreselleşmenin tüm vaatlerinin ters tepmesi, aşırı sağcı hareketlerin yükselişi, tehdit algılamalarının yükselmesi gibi sebepler, dünyada her geçen gün daha güvenliksiz bir gençlik yönlendiriyor. Esasından 1954’ten bu yana aynı anda dünyanın birçok yerinde çok iyi bilinen savaşlar ve kalanlar mevcut. Yani hali hazırda 70 yıldır devam eden post-modern bir dünya savaşının zaten içindeyiz. Daha geniş kapsamlı bir konvansiyonel savaştan da hiç uzak değiliz. Dünyadaki siyasetçi nesli değişti; bir dünya savaşının ve Soğuk Savaş döneminin tecrübelerine sahip değiller. Silah üretim kapasitesi küresel olarak artıyor ve Çehov’un şöyle diyor: ”Eğer ilk perdede duvarda bulunuyorsa bir silah varsa, o silah ikinci veya üçüncü perdede mutlaka patlar.”